Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili? Boşanma veya ayrılık süreçleri, şüphesiz en çok müşterek çocuklar için yıpratıcı olabilmektedir. Ebeveynler arasındaki anlaşmazlıkların merkezinde kalan çocuğun geleceği hakkında verilecek en önemli karar ise velayetin kime verileceğidir. Modern hukuk sistemleri, bu kararı alırken odağına “çocuğun üstün yararı” ilkesini yerleştirmiştir. Bu ilkenin en önemli yansımalarından biri ise idrak çağına gelmiş çocuğun, kendi geleceğini doğrudan etkileyecek olan bu konuda dinlenilmesi ve görüşlerinin alınmasıdır. Peki, mahkeme salonlarının kapalı kapıları ardında, bir çocuğun fısıltısı ne kadar güçlüdür? Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili? Bu soru, velayet davalarının en hassas ve en can alıcı noktasını oluşturmaktadır.
Bu makalede, velayet davalarında çocuğun beyanının hukuki temelini, hangi yaştan itibaren dinlendiğini, bu sürecin nasıl işlediğini ve en önemlisi çocuğun bu beyanının hâkimin nihai kararı üzerindeki gerçek etkisini, Yargıtay kararları ve kanunlar ışığında detaylı bir şekilde ele alacağız. Amacımız, bu karmaşık ve duygusal süreci yaşayan ebeveynlere yol göstermek ve hukuki gerçekleri anlaşılır bir dille sunmaktır.
Türk Medeni Kanunu ve BM Çocuk Hakları Sözleşmesi
Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili sorusu kanun koyucu tarafından Türk Medeni Kanunu‘nda (TMK) velayete ilişkin düzenlemeler, doğrudan doğruya hâkime çocuğun menfaatini (üstün yararını) gözetme yükümlülüğü yükler. Kanun, “velayet düzenlenirken çocuğun görüşünün alınması” gerektiğine dair açık bir hüküm içermese de, bu zorunluluk “çocuğun üstün yararı” ilkesinin doğal bir sonucu olarak kabul edilir. Zira çocuğun yararına olanı tespit etmenin en doğrudan yollarından biri, bizzat çocuğun kendisine sormaktır. Yargıtay, istikrarlı içtihatlarında, idrak yaşındaki çocuğun dinlenilmemesini, tek başına bir bozma sebebi olarak kabul etmektedir.
Türkiye’nin 1995 yılında onaylayarak iç hukukunun bir parçası haline getirdiği Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, bu konudaki en net çerçeveyi çizmektedir. Sözleşmenin 12. maddesi şöyledir:
“Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip her çocuğun, kendisini etkileyen tüm konularda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar.”
Bu madde, Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili sorusundaki çocuk görüşü alınmasının keyfiyete bağlı bir durum olmadığını, aksine devlete yüklenmiş bir yükümlülük olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Velayet Davasında Kaç Yaşındaki Çocuğun Görüşü Alınır?
Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili sorusu aynı zamanda beraberinde kaç yaşındaki çocuğun görüşü alınır meselesidir. Kanunlarımızda bu konuda matematiksel, keskin bir yaş sınırı bulunmamaktadır. Hukukumuz, “takvim yaşı” yerine “idrak yaşı” (anlama ve kavrama yeteneği) kavramını benimsemiştir.
Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili? uyuşmazlıkları ile ilgili karar veren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları, bu konuda fiili bir standart oluşturmuştur. Buna göre:
- 8 Yaş ve Üzeri: Mahkemeler, 8 yaş ve üzerindeki çocukların, kendi yaşamlarını etkileyen olayları anlama, değerlendirme ve bu konuda fikir beyan etme yeteneğine (idrak gücüne) sahip olduğunu kabul etmektedir. Bu sebeple, bir velayet davasında çocuk 8 yaşında veya daha büyükse, mahkemenin çocuğu mutlaka dinlemesi gerekir. Bu bir zorunluluktur.
- 8 Yaş Altı: 8 yaşından küçük çocukların ise genellikle bu idrak gücüne sahip olmadığı varsayılır ve beyanları alınmaz. Bu yaş grubundaki çocuklar için karar verilirken, pedagog ve sosyal hizmet uzmanlarının yapacağı inceleme ve raporlar, ebeveynlerin durumu ve çocuğun mevcut yaşam düzeni gibi objektif kriterler ön plana çıkar.
Burada velayette çocuğun yaşı kadar, çocuğun bireysel gelişiminin de önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Hâkim, her çocuğu kendi özel durumuna göre değerlendirir. Bazen 9 yaşındaki bir çocuğun olgunluğu, 12 yaşındaki bir çocuğun olgunluğundan daha ileride olabilir. İşte bu noktada, uzman görüşü devreye girer.
H2: Çocuğun Dinlenilme Süreci: Adım Adım Nasıl İşler?
Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili sorusu çocuk görüşü alınması, son derece hassas ve özenle yürütülmesi gereken bir süreçtir. Amaç, çocuğu bir ispat aracı olarak kullanmak değil, onun korku ve baskıdan uzak bir şekilde gerçek düşüncelerini ve duygularını anlamaktır.
| Süreç Aşaması | Açıklama |
| Uzman Görevlendirilmesi | Mahkeme, dosyaya bir pedagog, psikolog veya sosyal hizmet uzmanı atar. Bu uzman, çocuğun psikolojisi ve aile dinamikleri konusunda eğitimlidir. |
| Görüşme Ortamı | Görüşme, asla soğuk ve korkutucu bir duruşma salonunda yapılmaz. Adliyelerde bu iş için özel olarak tasarlanmış, oyuncakların ve sıcak renklerin olduğu “Adli Görüşme Odaları” (AGO) kullanılır. |
| Ebeveynlerin Yokluğu | Çocuğun beyanı alınırken, anne, baba ve avukatları kesinlikle görüşme odasında bulunamaz. Bu, çocuğun etkide kalmadan özgürce konuşabilmesi için esastır. |
| Uzman-Çocuk İletişimi | Uzman, çocuğun yaşına uygun bir iletişim dili kullanarak, onunla sohbet eder. “Kimi seçiyorsun?” gibi doğrudan ve travmatik sorular yerine, “Annenle neler yapmaktan hoşlanırsın?”, “Babanla en çok ne zaman eğlenirsin?”, “Okuldan gelince evde neler olur?” gibi dolaylı sorularla çocuğun yaşamını ve velayette çocuğun rızası ardındaki nedenleri anlamaya çalışır. |
| Raporlama | Görüşme sonunda uzman, çocuğun beyanlarını, davranışsal gözlemlerini, beyanının tutarlı ve samimi olup olmadığına dair kanaatini içeren detaylı bir rapor hazırlar ve mahkemeye sunar. |
Bu süreç, Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili alınmasının ne kadar ciddiye alındığını ve çocuğun ruh sağlığının nasıl korunduğunu göstermektedir.
Hâkimin Kararında Çocuğun Beyanı Ne Kadar Bağlayıcı?

Geldik en önemli soruya: Uzman raporuyla mahkemeye sunulan Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili?
Hukuki olarak ifade etmek gerekirse, çocuğun beyanı hâkim için tek başına bağlayıcı değildir. Hâkim, dosyayı bir bütün olarak değerlendirmekle yükümlüdür. Ancak bu, çocuğun görüşünün önemsiz olduğu anlamına gelmez. Tam aksine, idrak yaşındaki bir çocuğun, baskı altında olmadığı anlaşılan, samimi, tutarlı ve kendi içinde mantıklı gerekçelere dayanan beyanı, genellikle kararın seyrini belirleyen en önemli delil haline gelir.
Hâkim, çocuğun beyanını şu süzgeçlerden geçirir:
- Çocuğun Üstün Yararı ile Uygunluk: Çocuğun tercihi, onun bedensel, zihinsel, ahlaki veya sosyal gelişimi için bariz bir şekilde zararlıysa (örneğin, kendisine şiddet uygulayan veya alkol/madde bağımlılığı olan bir ebeveynle kalmak istemesi gibi), hâkim bu beyana itibar etmez.
- Yönlendirme ve Ebeveyne Yabancılaştırma: Uzmanlar, çocuğun ezberletilmiş ifadeler kullanıp kullanmadığını, bir ebeveyni kötülemek için diğer ebeveyn tarafından “dolduruşa” getirilip getirilmediğini analiz eder. Eğer beyanın samimi olmadığına ve yönlendirme içerdiğine kanaat getirilirse, bu durum beyanın değerini düşürür ve hatta çocuğu yönlendiren ebeveynin aleyhine bir delil olabilir.
- Diğer Delillerle Bütünlük: Hâkim, çocuğun beyanını, uzman raporları, tanık anlatımları, ebeveynlerin sosyo-ekonomik durumları, yaşam koşulları ve çocukla kişisel ilişki kurma biçimleri gibi dosyadaki diğer tüm verilerle birlikte değerlendirir.
Özetle, çocuğun beyanı, eğer çocuğun üstün yararı ilkesiyle çelişmiyorsa ve samimi olduğuna kanaat getirilmişse, hâkimin kararında ezici bir ağırlığa sahip olur.
Sonuç
Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili? sorusunun yanıtı : Çok etkilidir. İdrak yaşındaki çocuğa geleceğinde söz hakkı tanıyan, onu dinleyen ve onun görüşüne büyük değer veren çağdaş bir yaklaşıma sahiptir. 8 yaş ve üzerindeki bir çocuğun, uzman eşliğinde, uygun koşullarda ve baskıdan uzak bir şekilde verdiği samimi beyan, velayet terazisinin kefesini büyük ölçüde belirler. Ancak unutulmamalıdır ki, nihai amaç çocuğun isteğini yerine getirmek değil, onun için en doğru ve en sağlıklı geleceği tesis etmektir. Bu nedenle hâkim, çocuğun görüşünü her zaman “çocuğun üstün yararı” filtresinden geçirerek nihai kararını verir.
Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili? makalemizin yanı sıra Aile hukuku ile ilgili diğer makalelerimizi takip edin.
Velayet Davasında Çocuğun Görüşü Ne Kadar Etkili Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Kardeşlerin velayeti ayrılabilir mi?
Evet, ayrılabilir. Asıl olan kardeşlerin birbirinden ayrılmamasıdır. Ancak idrak yaşındaki kardeşler farklı ebeveynlerle kalmak istediklerini tutarlı ve makul gerekçelerle beyan ederlerse ve mahkeme de bu ayrılığın onların üstün yararına olduğuna kanaat getirirse, kardeşlerin velayeti ayrı ayrı düzenlenebilir.
Eşimin maddi durumu benden çok daha iyi. Çocuğum bu yüzden onu tercih ederse, hâkim bunu dikkate alır mı?
Tek başına ekonomik durum, velayet için belirleyici bir kriter değildir. Aslolan çocuğun sevgi, şefkat ve ilgi ihtiyacının hangi ebeveyn tarafından daha iyi karşılanacağıdır. Ancak çocuğun beyanının sadece maddi imkanlara dayanması ve uzman raporunda da bu durumun tespit edilmesi halinde, hâkim çocuğun bu beyanını “üstün yararı” çerçevesinde daha dikkatli değerlendirecektir.
Çocuğum 15 yaşında, kesinlikle babasıyla kalmak istiyor. Hâkim annesine velayet verebilir mi?
Çok düşük bir ihtimaldir. 15 yaşındaki bir çocuğun idrak gücü tam olarak kabul edilir. Eğer babasının yanında kalmasının çocuğun gelişimi için bariz bir tehlike (şiddet, istismar, ağır ihmal vb.) oluşturduğuna dair çok somut deliller yoksa, hâkim çocuğun bu net ve olgun beyanına aykırı bir karar vermeyecektir.


